Translate

6 Ağustos 2013 Salı

Bol Fotoğraflı Naz'ın Diş Buğdayı Partisi

Not:Mayıs Ayında yazılmış bir posttur... Bloğumu taşıdığım için ağustos ayında duruyor :)

          Sude Naz Havin'in  hayatımıza katılışının 5. ayından itibaren her gördüğümüz insan, her yaşadığımız vakaya karşılık "Dişten..." yorumunu yapınca biz 5. aydan itibaren dişi beklemeye koyulduk... Her Salya, iştahsızlık, ishal, ateş, mızırdanma,  ağza her gördüğü şeyin sokulması.... gibi belirtilere "geliyo geliyo", "Bu sefer geliyo..." gibi yorumlarda bulunduk ki baktık gelmiyo "Beklersen gelmez o, beklemediğinde gelir" kanısına varıp beklememeye karar verdik... Tam da o sırada 17.05. 2013 Cuma günü, Sude Naz Havin tam tamına 9 ay 17 günlükken sevgili yanıma gelip "Süprizzz" deyince her gün bahsettiğimiz dişin hiç de aklıma gelmemesi tezimizi ispatlarcasına karşımızda duruyordu... Tabi ki ben sevgilinin "galiba elime bişey çattı" gibi daha önce asılsız çıkan hisleri sebebiyle sözüne itibar etmeyip koşa koşa yavrumun hergün taciz edilen dişini bir kez ve son kez taciz etmeye koştum... Doğruydu minnacık damağı yarılmış ve içinden inci gibi küçücük bir diş çıkıvermişti... Gözyaşlarımı tutamadım... Başladım ağlamaya... O Alemlerin en sevimli dişinin büyüsünden kurtulunca da "Bu sevimliliğe yaraşır bir parti hazırlamalıyım" diyerek başladım hazırlıklara...
          Öncelikle diş buğdayı partimizin renk tonunun seçimini yaparak her ne kadar klasik de olsa pembe seçtim ve ve pembe ve diş temalı partimiz için hazırlıklara son süratle başladım.. İlk işim gidip pembe ve beyaz kumaşlar almak oldu, pembe zemin üzerine resim öğretmenliği okuyan bir arkadaşımıza ( aynı zamanda eşimin solist arkadaşı) beyaz kumaşa çizdirdiğim  sevimli diş resmini (onur pasajı zemin kattaki terziye) diktirdim.

Daha sonra hemen gitti gidiyordan yapacağım (ilk kez deneyeceğim ve 'herşeyi kendim yapmalıyım' kararımın bir parçası olan) kurabiyeler için kalıp,  gıda boyası, merdane gibi araç- gereçler(mutlukurabiye satıcısından)

Daha sonra hemen gitti gidiyordan yapacağım (ilk kez deneyeceğim ve 'herşeyi kendim yapmalıyım' kararımın bir parçası olan) kurabiyeler için kalıp,  hazır şeker hamuru, gıda boyası, merdane gibi araç- gereçler (mutlukurabiye satıcısından) aldım. İtiraf ediyorum google'a "diş buğdayı kurabiyesi" yazarak  görselleri tıklayarak bulduğum örnek kurabiyeler çok çok daha güzel görünüyorlardı ama yalnızca internetten bulduğum tariflerle yapılan bir kurabiye olmasına ve ilk denemem olmasına rağmen çok beğenildi, profesyonel olmasa da benim de içime sindi... Herhalde Naz büyüyüp kurabiyelerin şekillerini eleştirme yaşına gelene kadar ben de bu konuda ilerlemiş olurum.

Partimiz için gerekli malzemelerimiz gelene kadar en nefret ettiğim ve yine 'herşeyi kendim yapma kararı'mın bir başka parçası olan cam, kapı, balkon, dolap temizliği gibi temizlik işlemleri ile ilgilendim... Daha sonra malzemelerimiz geldi ve yardım teklifinde bulunan sevgili arkadaşım Feride'nin yardım teklifini çevirmeyerek O ve ben (yorgunlukla başetme zorluğundan kaynaklı) kurabiyeleri yapmaya koyulduk... Feride kurabiyeleri yoğurmaya ve ana  kısmını yapmaya yardım etti ve ben saat 17:00 den 02:00 ye kadar  tam 9 saatte kurabiyeleri bitirdim(40 civarı kurabiye) Feride gittiğinde 20:00 falandı... Ancak süsleme kısmına geçtim ve süsleme kısmı da 6 saat sürdü...  Kurabiyeleri yapmak isteyenler için internette oldukça bol şeker hamurlu kurabiye tarifi var zaten. Sadece normal kurabiye hamuru (şu bildiğimiz, pudra şekeri, margarin ve unlu klasik tarif) ile ana kısımlarının yapılarak metal diş ve diş fırçası şeklindeki kurabiye kalıpları ile kesilerek pişirildiğini söylemem yeterli sanırım. İçine neyli yapmak isterseniz o malzemeyi ekliyorsunuz, biz hamurubölerek zencefilli, vanilyalı, tarçınlı, kakaolu, cevizli şeklinde farklı lezzetlerde yaptık. Tepsiye kestiğimiz hamuru koyup çmp şiş batırdık. Yalnız bi 3-4 cm batırın en az kurabiyenizin büyklüğüne göre tabi yoksa çıkabilir... Şeker hamurunu da ben hazır aldım kalıplarla birlikte ama kendiniz de yapailirsiniz. 250 gr şeker hamuru 40 kurabiyeye yetti bizim için...  Neyse, gelelim şeker hamuru ile süslemeye beyaz hamurun yarısına az kırmızı (kürdanın ucu ile) gıda boyası ekledim ve pembe hamur elde ettim. Daha sonra da nişasta ile (yoksa yapışıyor) hamuru incecik açarak kalıpla şekil veridm ve altını hafif suyla ıslatıp kurabiyeye yapıştırdım. Sonra paketlemek için küçük şeffaf poşetler, uğur böcekli mandal ve beyaz puantiyeli  pembe kurdele   aldım ve kurabiyeleri resimde gördüğünüz gibi paketledim... Oldukça cici oldular bence :) Üzerine de scrable tablası gibi bir tabla var, harfler ve rakamların olduğu bir tahtası var o harf ve rakamlarla istediğiniz yazıyı oluşturup tablaya diziyorsunuz ve kurabiyeye hafif bastırıyorsunuz, istediğiniz yazı oluşuyor... Bir ara resmini eklerim bloga bu minik ama çok işe yarayan aletin :)



  Sonra powerpointte Naz'ın fotoğrafı ve 'dişi çıktı' yazısıyla tasarladığım ve evde etikete bastığım çıktıları kavanozlara(yarım kiloluk reçel kavonozu)  yapıştırıp kurabiyeleri de içine koydum resimde gördüğünüz gibi...  Vazo almak kısmet olmadı ama bence böyle de oldukça cici oldu... :)


 Ve gelen misafirlere hediye etmek için yine gittigidiyordan'Eymen nikah şekerleri' satıcısından diş şeklinde notluk ve ayak şeklinde çerçeve  buzdolabı magneti ve kapı süslemek için beyaz ve pembe tüller sipariş ettim... Magnet ve notluğun üzerinde Naz'ın ilk dişi çıktı yazıyordu, çok cicilerdi... Daha sonra kullanatmarket.com'dan (KESİNLİKLE TAVSİYE EDİYORUM VE KALİTELİ, BOL ÇEŞİTLİ VE HIZLI OLDUKLARINI BELİRTEREK TEŞEKKÜR EDİYORUM BİR KEZ DAHA) bardak, çatal kaşık, bıçak ve kase sipariş ettim... Sonra da eşimle birlikte buradaki bir kırtasiyeden büyük A4 etiket aldık ve meleğimin fotoğrafı ve Sude Naz Havin'in dişi çıktı yazısı ile powerpointte tasarladığım etiketlerin çıktısını alıp herşeye yapıştırdım... (Kavanozlara da yapıştırdığım bu etiketlerdi-Bildiğimiz beyaz A4 şeklinde bölünmemiş etiket) Hatta bi ara babamız "Abarttık mı ne?  Bir tek başımızda Sude Naz'ın dişi çıktı yazmıyor" diyerek kafasıda da yapıştırınca gülmekten kendimizi alamadık...
   Partimizden bir gün önce kızımın Nuriye ve Remziye Halaları ile Feride Teyzesi yardıma geldi... Partimizin sabahında Ayten Teyzesi erken gelip gelip evimizi süpürüp sildi, mutfakta yardım etti... Yani anlayacağınız yardım almama kararıma rağmen yine iş birliği ile çok güzel ve sevdiklerimiz sayesinde daha az yorucu, daha çok mutlu bir parti ortaya çıktı...
         Menümüzde zencefilli, tarçınlı ve kakaolu kurabiyeler, tuzlu minik kandil simitleri(ben yaptım), çikolatalı ve üzümlü-cevizli-tarçınlı muffinler(portakal ağacı.com'dan aldığım tarifle Feride Teyzemiz'in katkılarıyla), dolma(harikaydı-halamız yaptı-o malum kararımın kaçamaklarından ikincisiydi), havuçlu-tavuk göğüslü kek(Nuriye Halamız yaptı), kısır(Azize Yengemiz yaptı), patatesli börek(Feride Teyzemiz yaptı), Peynirli Börek(ben yaptım), hedik=diş buğdayı (Remziye Halamız yaptı), elmalı kurabiye(ben yaptım)... :) Yani imece usulü yaptık menümüzü zira ben bayılacak kadar yorgun düştüm son gün... Diş Buğdayı bizde kuru yapılır, eşimlerde yani burada sulu yemek gibi yapılıyormuş... Ben ve Feride azınlık olduğumuz için Onların yaptığı usulde yaptık... Epey güzel oldu..

  Misafirlerimiz kızımın minik dişini kutlamak için çok güzel hediyeler getirmişti. O kadar ki yazlık alışveriş yapmamıza gerek kalmadı... Analayacağınız oyuncak ve kıyafet yönünden çok zenginleştirdi bizi bu parti :)) Günün kahramanı ise bukenarından  görmüş olduğunuz ortadaki eşek oldu... Gözlerini, ellerini, ayaklarını oynatarak yabancı müzşkde dans ediyor bu eşekçik... Çok orjinal ve cici... Görmemeniz büyük talihsizlik... Hediyelerimizle çekildiğimiz fotoğrafları ara ara yayınlarım ve söylerim diş buğdayı hediyesi diye artık...

Diş Buğdayı Partimizde hazırlık yaparken fazla fotoğraf yok çünkü fotoğraf çekme işiyle (tüm bloggerın ortak kaderi olsa gerek) gibi yalnızca ben ilgilendiğim için işim gücüm bitene kadar fotoğraf makinem köşede pinekledi... :)
        Misafirlerimiz:Fakülteden arkadaşım Evin
                                 Buradaki arkadaşlarım:Hlial, Ayten ve Hülya
                                 Memleketten ilkokul arkadaşım: Feride
                                 Akrabalar:Kızımın bütün halaları, eşimin teyzesi ve 2 kuzeni, eşimin teyzesinin gelini, kızımın kuzenleri, Mahmut amcasının eşi Ferha Yengesi, Babaannesi, Sevgili, Meleğim ve Ben :)
            Parti de yere bir sofra örtüsü serip üzerine hukuk kitapları, altın yüzük, kalem, kur'an, banka kartı gibi nesneler konuldu ve yavrum altın yüzüğü seçti, kuyumcu olacağını söylediler :)) bizde Kumriye Halası'nın altın takıyı çok sevdiğini ve  kızın halaya çekmeye olasılığını hatırlatarak kuyumcu değil de kokoş olabişleceği ihtimali üzerinde durulması gerektiğini söyleyip güldük...
          Neyse ki emeklerimize değdi ve herkes eğlendi, özellikle yavrum... Günün prensesiydi... Beyaz tüllü elbisesi, pembe kocaman tacı ve o minnak dişiyle tatlı kelimesini dahi tatsız bırakacak kadar tatlıydı... :)) Anne ve babasını kendisine bir kez daha aşık etti...

            Partimize yetişemeyen Şehriban(diş resmini çizen dost) parti bittikten sonra, Meleğimin Şenol Amcası ve ailesi ise ertesi akşam geldiler... Kocaman bir tatlı paketi, kocaman bir ayıcık (yavrumdan büyük) ve dondurma getirmişlerdi...  Yani anlayacağınız kutlama ertesi akşam da devam etti...

                                                         *************************************************

                            Gelelim teşekküre....
             Beni kırmayan, partimize gelen ve elini kolunu doldurup daha işe yeni başlamışken kızıma bir sürü masraf edip bizi mahcup eden sevgili arkadaşım Evin'e, o kadar görüşmememize rağmen yakınlığımızı hep koruduğu için;
             Partimizin her anında Onca işine rağmen hep yanımda olan, desteğini hiç esirgemeyen ve olmadığında yokluğunu hep hissettiren sevgili arkadaşım Feride'me, bütün emekleri için;
             Onca işinin arasında, yeni ev taşırken beni kırmayı, aracı kullanmama ve direk aramamama rağmen gelişiyle beni çok çok mutlu eden Hülya Ablama beni kırmayıp yanımızda odluğu için;
             Sabah yardıma çağırmadığım halde öz kardeşim gibi kendisi baskın yapıp gelip ben daha hiç birşey istemeden evi süpürüp silen, o sabah rahat kahvaltı yapmama yardımcı olan Ayten'ime o kocaman yüreği için;
             Kumriye Halamıza konseptimize en uygun giyinip, kızıma da konseptimize uygun bembeyaz bir elbise getirdiği için;
              Nuriye Halamıza her çağırdığımızda yetiştiği için ve o nefis havuçlu keki için,
              Hanife Halamıza Onca sıkıntısının arasında bize vakit ayırıp Adile Naşit'e benzeyen tarzıyla günümüze renk kattığı için;
              Ferha Yengemize davetimize icabet edip o tatlı kızı Mürevva'yla partimize katıldığı için;
              Eşimin teyzesi ve kuzenlerine, kuzeninin eşine tüm samimiyetleri ile gelip bana, ailemden uzakta kocaman bi aile olmanın huzurunu ve neşesini yaşattıkları için;
              Azize Yengemize o enfes kısırı ve esprileri için...
               Remziye Halamıza o kahraman kadına, herkesin herşeyine yetişen kocaman yüreğinde herkesi kocaman seven, her zor anımızda baş kahramanımız olan o kadına, her zaman ilk aklımıza gelen olduğu için, en yanlız hissettiğimde yanıbaşımızda bitiverdiği için, bu kadar iyi olduğu için, parti hazırlıkları boyunca Sude'me prensesler gibi bakıp gözümü arkada bırakmadığı için, günün yıldızı olan o enfes dolmaları yaptığı için, herşey için;
               Babaannemize büyük bir çaba harcayarak  gelip hiç birşeyi eleştirmeden misafirimiz olduğu için ve bu güzel aileyi bize verdiği için;
               Ve son olarak,
   O KAHRAMAN ADAMA, O HERŞEYİME, EN SEVDİĞİME, HAYATIMDAKİ TÜM KIYMETLERİN TOPLAMI İLE TEK BAŞINA RAKİP OLAN VE BANA BU DUYGULARI YAŞATAN ADAMA, KIZIMIN BABASI OLDUĞU İÇİN, BANA HER YAPTIĞIMDA HAYRAN OLDUĞU İÇİN, KENDİSİNE VE ÇEVRESİNE EN ANLAMASIZ GELEN ŞEYLERDE BİLE SADECE BEN MUTLU OLAYIM DİYE DESTEKLERİNİ HİÇ ESİRGEMEDİĞİ İÇİN VE BENİMLE GURUR DUYDUĞUNU GÜN BOYUNCA HİSSETTİRİP TÜM YORGUNLUĞUMU ALDIĞI İÇİN, BÜTÇE SAĞLADIĞI İÇİN.... BENİM OLDUĞU İÇİN...
                          SONSUZ TEŞEKKÜRLER....
  
     Meleğimeyse bize heyecanın, sevginin, aşkın en saf halini yaşattığı için, bu kadar tatlı olduğu için.... O minik dişleri için SONSUZ TEŞEKKÜRLER...
      Ve RABB'İME BÜTÜN BU NİMETLERİ BİZE SONSUZ HAZİNESİNDEN VERDİĞİ İÇİN SONSUZ TEŞEKKRÜLER....
Sabah oldu :) Hepinize bu mübarek ayın son sabahından sevgiler... 
NOT: Dişimiz Mayıs Ayında çıktı ve blog mayıs ayında yazıldı :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder