Translate

2 Eylül 2013 Pazartesi

9 aylık bebekle tatil :) Valiz- ihtiyaçlar-önlemler-tavsiyeler

      Eline 3 kuruş para geçse "Acaba nereye gitsek?" diye düşünmeye başlayan bi çiftiz biz... Yeni şeyler tadmayı, yeni yerler görmeyi, eğlenmeyi, şükretmeyi, uykusuzluktan gözlerimizi ovuşturana kadar film izlemeyi, antep fıstığı yemeyi, yüzmeyi hatta kollarımız uyuşana kadar kulaç atıp yarışmayı, kavga etmeyi, pasta yemeyi, değişik içecekler denmeyi, kebabı, birbirimizi, anne-baba olmayı, aile olmayı, trip yapmayı, küsüp küsüp barışmayı, sarılıp uyumayı, olmadık yerden kavga çıkarmayı, uyumayı, aşkı, yaşamayı deli gibi seven bir çift..
      Etrafımızdakiler çocuğunuz oldu artık, hiç birşey eskisi gibi olmayacak diyedursun Sude Naz 3 günlükken gezmeye başladık biz... Evet, hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı... Herşey daha güzel, daha iyi, daha mükemmel, daha keyifli... olacaktı :)) Ve öyle de oldu...
       Bir önceki tatil postunda bahsetmiştim... Ben ocak ayı gelir gelmez parmaklarımı kontrol edemem... Klavyenin başına her ne zaman iş için geçsem parmaklarım tatille ilgili öneri blogları, acentaların siteleri, tatil siteleri, arkadaşların sosyal medyadaki  tatil önerileri... gibi aramalar yapmak ister... Hayal kurmaya başlarım.. Baharda yeni yerler
görmeyi... Kışın kayak yapmayı, üşümeyi, sıcak suya girmeyi, sıcak mandalina çayını... Yazın yüzmeyi, dondurmayı yemeyi... Sonbaharda hüzünlenmeyi, uzun karayolu ya da demiryolu yolculuğunu, yürümeyi...  Kurarda kurarım... Ta ki gerçek olana dek...
       Doğumda, 31 Temmuz günü yine benim acılarla başetme yöntemim olan hayaller sayesinde gıkım çıkmadan doğum yapınca ben, hemşireler "Ağrı eşiği çok yüksek sancıları hissetmedi" diye mırıldanadursun içimden cevap verdim ben O nlara "Ağrı eşiğim çok düşük acıdan geberiyorum ama minik ailemle güzel günleri hayal etmek çektiğim acılardan daha keyifli sadece"   diye de duymadılar tabi ki... :)) Taa o zman başladım ben normalde şubatta bir çeşit iç güdü olan tatil planlarıma :)) Doğumdan çıktım, sonra yaşanan stresler... Kararımı kesin verdim, tatili hakettim ben... :))
       5 ay mecalim olmadı ama hep aklımın bi köşesinde tatil planları...  5 ay sonra tam da bir ocak günü "PGS World Palece" diye bir otele rezervasyon yaptım sevgili işteyken... Sevgili geldiğinde "süprizzz, tatile gidiyoruz" deyince ben o da şaşırmadı tabii :)) Ee malını tanıyo adam...  He bi de Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş... :)
     
       Neyse lafı dolandırmadan zaman geldi tatil hazırlıkları başladı...

    Bebekle Tatil Valizine Neler Koydum?   

       **Doktorumuza  meleğim için yazdırdığım (böcek ısırması için ilaç, ağrı kesici ateş düşürücü, kaşıntı-alerji merhemi, öksürük şurubu, boğaz enfeksiyonu olduğunda kullanabileceğimiz şurup...) ilaçlar
       **Meleğimin mayosu, huggies in mayo bezi, şampuan, havlu, bol miktarda çıtçıtlı badi, yüksek faktörlü güneş kremi, ateşölçer, deniz suyu sıcaklığını ölçmek için derece, bi kaç elbise, kumaş mendiller, bez, bandana, şapka, şort....
       **Kuzuya minik boş kavanozlar... Otelde bebek menüsü saatinde uyuyor olursa öğünü kavanoza koyup daha sonra yedirmek için...
       **Uçakta uyanık olması halinde oyalamak için bi kaç daha önce görmediği oyuncak
       **Uçakta basıncın kulaklarını etkilemesini önlemek  için emzirememem halinde kulaklarını tıkamak amacıyla pamukcuklar
       **Tırnak makası
       **Su
       **Bizim  İhtiyaçlarımız(oldukça az :) bi kaç kıyafet-ayakkabı-terlik, kitap)

      Kuzumun mayosunu LC WAİKİKİ den aldım. LC Waikikinin mayo için en sevdiğim yönü genital bölgesinde yapışkanlı jelatin olması... Eğer denense bile jelatin olduğu için kumaşa değmiyor, ve jelatin yapışkanlı olduğu için çıkarılıp tekrar yapıştırıldığında anlaşılıyor...
      Mayo bezi ben herhangi bir kaka yapma durumuna karşılık mayonun içine giydirdim... Gayet kullanışlı olduğunu düşünüyorum. İki boyu var... Küçüğünü aldım ben... Bir kere kullandım attım, ıslanınca koku yapıyor çünkü...
      HUGGİES marka var benim bildiğim yalnızca... Üzerinde de LİTTLE SWİM gibi birşey yazıyordu... "minik yüzücü" gibi bişeydi tam hatırlayamıyorum...
      Uçakla gittik biz... Uçak neyseki kuzunun uyku saatindeydi. Uçuş boyunca uyudu... Bebekler çok ağladı, insanlar öfleyip püfledi... Ben zaten insanları rahatsız  ettiğimiz zaman çok huzurzu oluyorum, bir de kuzu ağlasaydı o huzursuz diye huzursuz olacaktım çok şükür yavrum beni bu derde sokmadı... Uçak kalkana kadar uyutmadım, meme de her ne kadar istesede yanımda getirdiğim ilgisini çekecek şeylerle oyaladım ve vermedim... Uçak kalkmaya hazırlanırken vermeye başladım, uyudu zaten... Sonra uçak inerken tekrar vermek istedim almadı ama ağlamadı da... Uyurken rahatsız olmadı sanırım... Dayanıklı yavrum benim, güçlü kızım :)) Annesine çekmiş...
      Oteli resimlerine ve tanıtımlarına bakarak ANITUR dan seçtim ki hersene öyle yapıyorum... Olumsuz çok yorum vardı nette ama benim çok çok memnun kaldığım, çok sevdiğim ve çok çok rahat ettiğim, hatta en sevdiğim oteldi...  Tekrar giderim kesinlikle "yeni yer göreyim içgüdülerimi bastırırsam"...
      Yorgun geleceğimizi söyledim odamızı hazırlamışlardı, kızım için bi yatak koymuşlardı, nevresimleri, bebek yastığı tertemizdi...
   

  Hatta Sude yeni tutunarak yürümeyi öğrendiği için park yatağın kenarında düzgün yürümeyi öğrendi... Yatak epey alçaktı, rahattı... Çekeleye çekeleye yatağı bozunca benim kuzu yeni bi yatak getirdiler ilerleyen günlerde... :))Şu altta gördüğünüz yeşi yatağı... Ben çok sevdim ayıcıklı nevresimleri vardı... Sude Odada olduğumuz zamanlarda hep bu yatakların içinde oynadı, hatta dediğim gibi yürümeyi öğrendi :))


      Biz Migrostan ki Antalya'yı bilenler bilirler 5 M li Migros var merkezde... Oradan bi kürek seti aldık kuzuya 5 TL ye çok eğlendi  onlarla... Malesef gittiğimiz otel Kiriş'teydi... Ve iki negatif yönü var Kiriş'in... Bir Türk çok az, hep ruslar var ve Rusça da bilmiyorsanız sıkıntı yaşayabiliyorsunuz, Türkçe duymayı özlüyorsunuz... İkincisi de denizi taşlık...

Oda oldukça ferahtı... Minibar ücretsiz... Tek sıkıntı kasanın ücretli olması... Ben şu ana kadar gittiğim herşey dahil otellerde hep kasanın ücretsiz olduğunu gördüm...İlk defa ücretli kasa gördüm... Odalar bahçe ve havuz manzaralı... Teras suitler var deniz manzaralı... Bizim odamız havuz manzaralıydı ben oldukça memnun kaldım... Otel çok çok büyük 108 dönüm sanırım arazisi ve benim için çok önemli  olan yeşil alanların çok olması bana oteli sevdiren özelliklerden biriydi... Futbol sahaları, teniz sahaları mevcut...


Odada uydu yayını var... Ve oda temizliği on numara... Yine 5 yıldızlı otellerde genelde olan ama beni her seferinde sevindiren ayakkabı sileceği-parlatıcısı, makyaj temizleme pamuğu, diş fırça ve macunu, peçete, bardak, şampuan, rengarenk dikiş ipleri ve düğmeler, dikiş iğnesi mevcut... Odada telefon var ve isteklerinize gayet hızlı yanıt alabiliyorsunuz... Balkon var,balkonda bahçe mobilyası var... Altta bakarsanız kızımın oturduğu sehpa ve iki koltuk... Negatif görüdüğüm ve garipsediğim lobide wifi ücretsizken odada ücretli ve herkes lobide elleirnde tabletler... :(( Bir film zileyeceksiniz önce lobiden netten indirip yukarı çıkmanız gerekiyor... Ki ben  o ara game of thrones a takmıştım kafayı...
Oda nın banyosunun küvet olması da bizim için oldukça avantajlıydı zira Sude ve babası küvette hergün duş aldılar...

Bebek menüsü var, çocuk büfesinde... 3 çeşit sebze püresi, meyveli yoğurt ve haşlama-yağsız et, muhallebi çıkıyor...  Ben oldukça  güvendim bu otele... Çok temiz ve özenliydiler... Ürünleri çok kaliteliydi... Kızıma bizim yediğimiz yemeklerden bile uygun olan varsa verdim zaman zaman ki bu konuda aşırı hassasımdır... kendi pişirdiğim yemeğe bile güvenmem bazen :)) Sağolsunlar... Ayrıca kahvaltıda tam tahıllı çok lezzetli çeşit çeşit ekmek ve peynir vardı...
   
     Bütün meyveler oluyordu muhakak her öğünde... Ve benim iştahsız kızımın bile iştahı açıldı ama bahtsız bedevi ben o çıkmayan diş belirtilerini tatilde gösteriverip çıkıverdi.
İştahı kesildi diş yüzünden sonrasında... :( Ama yine de çok eğlendik... Fotoğraflara baktıkça ben hala mutlu oluyorum O'nunla ilk tatilimizdi ve iyi ki 9 aylıkken gitmişiz, ertelememişiz... Zaman zaman bloglarda annelerin bırakıp gitmeyi planladıkalrını okuyorum ve diyorum ki bu tattan kendinizi mahrum bırakmayın... Ben "Henüz tam anlamaz" diyordum ama bebekler tatilde çok şey öğreniyorlar, çok eğleniyorlar... En azından bizim kız için öyle oldu... hastalanmasına rağmen... Sıcaktan yüzünde isilikler çıktı, doktorumuzun verdiği ilaçlar çok işe yaradı ki doktorumuzla sürekli temas halindeydik... Nasılsa yazdı diye kafamıza göre kullanamdık... Yüzünde alerji isilikleri çıktığı zaman doktorumuzu arayıp verdiği o alerji merhemini kullanıp kullanmamam konusundaki fikrini sordum, doktora gösterin kızamık falan olmasın dedi ateş de olduğu için... Gösterdik hem otelin doktoruna hem de kemere inip sağlık ocağındaki doktora alerji deyince doktorumuzun da önerisi ile veridği merhemi kullandık ve geçti çok şükür...

   
       Yemeklerden bahsetmişken mama sandalyeleri çok konforlu ve yeni alınmış ilk siz kullanıyorsunuz gibi tertemiz... Her yemekten sonra temizleniyorlar ve masasına bebek kaşığı çatalı, ıslak mendili(sadece sulu farklı bir mendil, sonradan aradım bulamadım) ve kağıt önlük koyarak streçle kapatıyorlar. Yani anlayacağınız bu otelde bebekle ilgili gönlünüz çom rahat.... Tek rahat olamayacağınız havuz, ondan da bahsedeceğim aşağıda...




        Tam sayısını bilmiyorum ama relax havuz, çocuk havuzu, boyu aşan havuz, aşmayan Havuz, jakuzi havuzu, dalgalı havuz, kapalı havuz, sıcak havuz.... gibi bir çok çeşit havuz var... 7-8 tane havuz var anlayacağınız... Havuzlar çok berrak ve temiz görünüyor, akşamları süpürge gibi birşeyle süpürüyorlar ve devir daim yapıyor AMA BEN ÇOK FENA MİKROP KAPTIM. Sude de idrar yolu iltihabı oldu... İnanılmaz eğlendi ama.... Bir daha gitsem havuza sokar mıyım?   Hayır... 

Gerçi orada bulunan emekli bankacı Dünyalar tatlısı bir ablayla şöyle bir diyaloğumuz oldu... "Yıllar önce İstanbul'daki  ilk havuzlu sitelerden birinde oturuyorduk. Çok temiz ve iyi bir site olarak bilinir hala... Arkadaşım olan uzman doktorumuza sordum, 'havuza sokayım mı oğlumu' 'Kesinlikle hayır, o kadar insan giriyor, tam olarak temizliğinin yapılması mümkün değil'dedi. Ogün bugündür nekendim havuza girerim ne de çocuklarımı soktum..." "Ki senin ki kız çocuğu, sokma yavrum"  Sonra sokmadım bir daha, zaten doktorumuz da "Denize sok faydalıdır hatta  ama havuza sokma" demişti, temiz görünce dinlemedim... Bir daha kesinlikle sokmayacağım :)) Fazla ilerlemeden atlattık ama daha kötü de olabilirdi...


O ablayla konuşmamızdan sonra Sude'nin havuz macerası bitti... Deniz'de henüz soğuktu bir iki kere girdi ama üşür diye sokmadım fazla... Sahildeki özel hazırlanmış, konforuna bayıldığım bu yanda görmüş olduğunuz(denizin hemen 5 m ilerisindeki) bu yataklarda meyvemizi yedik, uzandık, oynadık, öpüştük, koklaştık :)) Eğlenmenin dibine vurduk yavruşumla...

 


     Yukarıdaki resimde elinde görmüş olduğunuz derecemiz. Banyo suyunu ölçmek için almıştım deniz ve havuz suyunda kullandım :))) E bir de ördek şeklinde olduğu için oyuncak niyetine de hep yanımızda kaldı...






Gelelim bebek arabasına... Otelin bebek arabası var ama ücretleri bana fazla geldi, gitmeden önce arayıp sordum, günlüğü 10 dolardı sanırım...  Biz kendi arabamızı götürdük... İyi ki de götürdük yoksa yanmıştık... Zira elimiz ayağımız oldu... Akşam eğlencelerine O nun sayesinde katıdık... Kızım O nun sayesinde rahatça öğle uykularını uyuyabildi, akşamları uyku düzenini bozmadan erkenden uyutabildik, birbirmizle ilgilenebildik, Sevgiliyle başbaşa kalabildik...Yollarda O nun sayesinde rezil olmadık... İyi ki varsın arabamız muck muck... Şu anda tatile gitseydim bu tecrübeyle, ücretsiz olsa bile götürürdüm bizim arabayı çünkü uçağa kadar O'nunla gidiyorsunuz uçağın kapısında alıyorlar, tekrar kapıda veriyorlar... Beklemiyorsunuz, Check in yaparken vermiyorsunuz valiz teslim ederken vermiyorsunuz... Uçağın kapısına kadar rahatlıkla gidiyor yavrunuz  ve uçakta kullanacağınız eşyalarda sepetinde... Bence büyük rahatlık.. Aynı zamanda otelden çıkıp gezdiğiniz, para çekmeye gittiğiniz, alışveriş yaptığınız, o kavurucu sıcakta yürümek, dolmuş beklemek zorunda kaldığınız  zamanlarda arabanın gölgeliğini çekip yavrunuzu güneşten koruyabiliyorsunuz... En ufak bi sıkıntı verdi mi? Hayır... Sevgili "O'nu mu taşıyacağız" diye çemkirip durdu oysa gidene kadar... Annelik güdüleri işte :))



      Bu minik bandana kızımın başını oldukça korudu... Şapkadan daha başarılı buldum benn zira minik kuş şapkayı tek hamlede çıkarıyor oysa bandanayı bir iki çekeleyip benimde arkadan çaktırmadan desteklememle çıkaramadığını anlayınca vazgeçti ve çıkartma teşebbüsünde bulunmadı bir daha :))



     Minik kaplumbağanın saçlarını sevgili çiçekler taktı.... Kıskandım mı? Hayır tabi ki... Ama eskiden benim saçlarıma takardı... Olsun... :)) O dabenim yavrum neyse ki... Aralarındaki derin aşk beni ziyadesiyle kendine hayran bırakıyor...

     Bir öpüşmeler, koklaşmalar, İspanyol müziğiyle danslar... Yani "hooopp, ben de burdayım" deyip hatırlatmak mı gerek kendimizi illa... "Beni de alın n'oluuurr" :))) diyerekten bakıyorum ben şu anda O'nlara... Bir de boş durmayıp foto çekiyorum... Üstelik nispet yapar gibi kur yapıyor fıstığım da babasına... :))  Bi önüne bakmalar, utanma rolleri :))


       Şaka bi yana fotolardan da anladığınız üzere benim sevgililer eğlendiler epey... :)) Ben de tabi... Bakmayın benim fotolarda olmadığıma benim olmadığım fotoları seçtim de O'ndan... Meksika günüymüş otelde, (hergün bir tema oluyordu akşam yemeği ve akşam eğlencelerinde) benim yavrukuşlarda yanlarında görmüş olduğunuz iki görevlinin şapkasını taktılar espirisine... Ben de fırsattan istifade hemen foto çektim tabi...


     Biz gittiğimiz yerlerde muhakkak otel dışında da gezeriz, bölgeyi tanımaya çalışırız... Akşam gezintilerine çıkarız, yürüyüşe gideriz, esnafla muhabbet ederiz... Bu görmüş olduğunuz sevimli de bir esnafın yol arkadaşı... Benim kuzu annesi gibi hayvan, çiçek, böcek herşeye aşık olduğu için annesi gibi köpeği görünce de dayanamadı tabi... Sağolsunlar sevmemize izin verdiler de kuzum mutluluktan uçtu :) Ayakları yerden kesildi, bakmayın ben tutmuyorum aslında mutluluktan... Sırf deyimimiz gerçek olsun diye...
Anlatmadan geçemeyeceğim şu yanda görmüş olduğunuz bir pastane. Ve 11-188 saatleri arasında hizmet veriyor... Herşey dahil konsepti dahilinde... Ve şimdiye kadar yediğim en güzel pastaları yapıyorlar desem kesinlikle abartmış olmam...  Bir pastane düşünün :)) Siz pastayı, chesecake i, kurabiyeyi,  muffin i, muhallebiyi... seçiyorsunuz son derece nazik garsonlar gelip seçtiklerinizi ikram ediyor... Ve bu da ödediğiniz ücrete dahil... Yani yerken hesap yapmıyorsunuz... Ahh ahh... Özledim...


      Veee Son olarak da (daha çok anlatcak şey var da işte sıkmayayım sizi diye fazla uzatmayayayım  dedim, bu uzatmamış halim yani :) ) mini disko... Benim kuzular mini diskoda çılgınlar gibi eğlendiler... Sevgili de güya kuzuyu eğlendirmek için, kuzu da eğlensin diye orda, surat ifadesinden de anladığınız üzere kendi daha çok eğleniyor... El tren chucu chucu diye bi şarkı var, sude hala "çufu çuf çuf çuf çuf çuf" dendiği zaman yerinde duramıyo... :)) Mini diskoda çılgınlar gibi eğlenen kuzuya bir de diploma verildi... PGS OTELİN EN ŞEKER BEBEĞİ diye :)) Bir de mini diskonun cd sini hediye ettiler, çok güzel çocuk şarkıları var içinde...
      Bu arada  bi ara ayrı bir post olarak anılardan bağımsız bebekli tatil için  öneri ve ihtiyaç listesi şeklinde bir post yazacağım inş...  Yinde de sormak istediğiniz birşey olursa ben yazmadan sorabilirsiniz... Hepinizi öpüyorum :))




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder